14 Aralık 2011 Çarşamba

GENÇ ÖLMEK.....



         Daha iki gün oldu herşeyi alt üst edip gidişin. Gence ölüm yakışmaz derler, kim demişse çok doğru demiş. Yakıştıramadım be arkadaşım. Ölümle tanışmam ilk babaannemin ölümüyle olmuştu, küçüktüm; korkunçtu, üzücüydü ansızın gidişi. Sonra dayım gitti kırklı yaşlarında. Genç ölmüştü, yakışmamıştı.Daha sonra ne ölümler geldi geçti. Genç ölenler hep daha çok üzdü hepimizi. Bi de katagörize ettik hep ölmüşlerimizi; hayat doluydu, içine kapanıktı diye. Hayat dolu olmasıda sanki bir kademe yükseltti acısını.Her ne olursa olsun acıydı gidişler.
       
        Genç ölmek... beraberinde çok şeyer götürür genç ölen. Bir annenin ruhuda beraber gider onunla,bir yıkım kalır o anneden. Bir babanın gözünün feri söner, gururu, ümitleri gider onunla beraber. Bir genç kızın kalbinin üstüne basar giderken, eziktir zor dikiş tutar o kalp... sonra bir sandelye kalkar arkadaşların masasından, şarkısı,şakası, küfrü, kavgası ve kahkahasıda gider beraber.
        
         Boşlukta asılı kalır, haftaya arkadaşlarıyla içeği rakının hayali, yaz için düşündüğü tatil, almayı haftaya ertelediği çok beğendiği kazak. Daha gençtir, hayalleriyle yaşıyordur. "ulan şu kafamdaki iş bi olursa sana gösterecem lan nasıl patron olunur, parayı masana fırlatıp satın alacam lan şirketini" lafı hala olabilirliğini koruyordur...ta ki boşluktaki, sahibini yititrmiş bir ses , bir düşünce olana kadar.

         Peki ya gidenden sonraki hayat... aynı hayat olur. Yine akar, zaman geçer, herşey geçer. Bir gün gelir bir ses duyulur, bir yüz, bir gülüş görülür; birden akla gelir giden, şöyle bir düşünülür, bir hüzün kaplar, "vay bee" dedirtir tekrar tekrar giderken.
       
          Ben inançlı biri değilim, mekanı cennet olsun falan gibi laflar da edemem pek.Hatta insanlara başın sağolsun demek de çok zor gelir bana, sanki adam unutmuşta tekrar hatırlatıyormuşum gibi. Ama eğer cennet varsa, oradakilerin bundan sonra çok eğleneceklerini söyleyebilirim.

          Umarım burdan çok daha güzel bir yere gitmişsindir...



Çok genç yaşında aramızdan ayrılan arkadaşım Mehmet, nam-ı değer PEPE ve tüm genç yaşta ölenlere...
        


1 Aralık 2011 Perşembe

NEDEN KAKALAK ?

  Mersin'de doğdum büyüdüm, nemin sıcağın tavan yaptığı ,  kakalağın harman olduğu yerde. Soğuk şehirlere gittiğimizde ;
  " Olum Mersin'de bi hamam böcekleri(bundan sonra hamam diye hitap edilecektir) var, serçe parmağım kadar hemde uçuyor." dediğimde
  " hadi leen, öyle hamam mı olur." gibi tepkiler alırdım.
  
  Ama öyle..kocamanlar, atletikler, uçarken 'fuuurrrrrppp' diye ses gelir. hal böyle olunca, narin bünyeminde en çok korktuğu şey hamam oluyor. Cesedine bile yaklaşamam. Hele üstüne basarak öldürmek; insan öldür de, bunu isteme benden. gııırrrç diye ses çıkar kitinli şerefsizden. O şerefsizle aynı havayı bile teneffüs etmeye tahammülüm yok.  

   Gel gelelim, "neden kakalak?" sorusuna...("neden müzik ?" klasiği gibi oldu lan, cevabıda klasik verip,"beş yaşımdayken kakalaklarla dans edermişim.. hih hih."diye veresim geldi)  Aramızda ki bunca şeye rağmen, saygım var bi kere. Beni bu kadar tırsıtan yaratığa olan minnetimdir kakalaklık... nükleerden etkilenmiyor mesela, böyyük hayvan canıım. bunlar işte ya bu kadar...